Nüfus, sanayi, yapılaşma ve
turizm açısından ülkemizin en yoğun kenti olan İstanbul, tektonik olarak,
güneyinde uzanan Ana Marmara Fayı’nın kontrolü altındadır. Endüstriyel hammadde
ihtiyacı ise Avrupa Yakasındaki taş ocağı işletmeleri tarafından
sağlanmaktadır. Dolayısıyla, bölgede hem doğal hem de yapay kaynaklı
mikro-sismik aktivite gözlenmektedir. Olayların enerji içeriği, sismik istasyon
sayısının/dağılımının yeterli olmaması ve dalga fazlarının doğru seçilememesi
vb. nedenlerden dolayı da kaynak türleri tanımlanmasında hatalar
gözükebilmektedir. Daha güvenilir kaynak türü belirlenmesi ise ikincil
analizler ile yapılmaktadır. Çalışmada, İstanbul Avrupa Yakası’nda 2007-2021
yılları arasında meydana gelen, büyüklüğü M≤2.8 olan 195 adet sismik olayın
Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü
Bölgesel Deprem ve Tsunami İzleme Merkezi (KRDAE-BDTİM) tarafından işletilen
altı adet deprem istasyonunda kayıt edilen 270 adet dalga formu için kaynak
türü belirleme analizleri yapılmıştır. Olayların kaynak türleri katalog
bilgilerinden bağımsız şekilde, görsel olarak belirlenerek yola çıkılmıştır.
Düşey bileşen sismogramları kullanılarak, genlik oranı ve karmaşıklık
yöntemleri uygulanmıştır. İstatistiksel sınıflandırma için Lineer ve Karesel
Ayrımlaştırma Fonksiyonları kullanılarak, yöntem bazlı başarı oranları hesaplanmıştır.
Sonuç olarak, 195 adet sismik olayın, 28 tanesinin deprem, 167 adetinin
patlatma kaynaklı olduğu tespit edilmiştir. Daha güvenilir kaynak türü
tanımlaması ile homojen kataloglar oluşturulmakta ve depremsellik, deprem
tehlike analizleri gibi çalışmalarda araştırmacıların ikincil analizler ile
zaman kaybı yaşamasının önüne geçilebilmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder